Önceki iki yılda olduğu gibi kızımın bana aldığı ve kredisini ödediği araç ile Türkiye yolculuğuna çıktık. Bu yolculukta yine önceki yıllarda olduğu gibi ( araç kızımın adına açıldığı için) ADAC kanalı ile " Aracımı yurt dışında aşağıda ismi yazılı olan kişi ( babam) kullanabilir" ana hattı ile Almanca, İngilizce, Fransızca, Türkçe dillerinde bir vekaletnameyi alıp yola koyulduk. Yanılmıyorsam Sırbistan' dı, görevli direksiyonda araç sahibi olmayan beni görünce elinizde vekalet var mı diye sordu ve gösterince ki eline dahi almadan "ok" diyip işlemleri bitirdi. Nihayet ülkemize gittik. Tüm pasaportları verince aracı kullanan ben olduğum halde giriş işlemini kızımın üzerine yapmışlar. Kızım izinden izin süresi nedeni ile bizden önce döndü. Çıkışta benim araç durduruldu. Bu aracın sahibi 3 hafta önce çıkış yapmış, bu aracın cezası var denildi. Ben de elimde vekaletimin olduğunu söyleyip ve belgeyi de ibraz etmeme rağmen 10 bin TL' nin üzerinde bir ceza kesildi.

GÜNÜBİRLİK TATİLE 130 BİNLİK CEZA

Oradaki yine bir kaç vatandaş ile görüştük. Hollanda'da ikamet eden Hasan Bölüş adlı vatandaşımızın dört günlük Yunan adalarında tatilleri 9 bin TL' ye patladı. Silayolu.com röportaj veren U. Ö adlı vatandaş bizden daha şanssızdı. Çünkü onun aracı daha lüks bir araçtı. Günü birlik Rodos Adası turu ona 130 bin TL' ye patladı. İpsala gümrük yetkilileri ile konuştuk. 250 bin bile ödeyenin olduğunu söylediler. Yani ben şanslı imişim! Çünkü benim sıradan beygir gücü olan, 9 yaşında bir araçmış. Yani garibanlığın semeresi de varmış. ( Gülüyoruz ağlanacak halimize...)

Peki bu durum düpedüz gurbetçi soygunu değil mi?İstanbul Milletvekili ve Dışişleri Komisyonu Üyesi Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi Sayın Zafer Sırakaya' ya konuyu ilettim. O da sağolsun ilgileneceğini söyledi ama akla şu soru da geliyor. Yıllardır sessiz sedasız gurbetçileri soyan bu mevzuatın düzelmesi için ne beklendi.

YA BİLET FİYATLARI, ASKERLİK ÜCRETLERİ

Ayrıca sadece yukarıda değindiğimiz konu değil sadece bizim sırtımıza vurduğunuz semer...

Yıllardır izin sezonlarında 700 Avroları bulan uçak biletleri, iş bulmakta dahi zorlanan gençlerimizin sırtında kambur olan askerlik ücretleri... Bunlara ne demeli..

Yıllar önce Türk Hava Yolları genel müdürüne yöneltilen " Avrupa'da uçak biletleri

neden yaz aylarında bu kadar yükseliyor?" şeklindeki soruya THY genel müdürü diğer uçuşların zarar açığının Avrupa'dan karşılandığını ifade edip adeta Avrupalı Türklerin yani gurbetçilerin sırtına binildiğini ima etmişti. Oysaki bizler ortalama 2500 km olan bir mesafeye 700 Avroya varan ücret öderken, Amerika' ya, 10 bin km mesafeye uçan biri ise ancak 350-500 dolar arası bir ücret ödüyordu. Ayrıca yurt içinde uygulanan tavan fiyat neden uygulanmaz, oda bir garip mevzuat...

Ayrıca ceplerinde Alman vatandaşlığı da olan gençlerimizin asansör gibi inip çıkan askerlik ücretlerini, iş bulmanın artık Aslan' ın midesinde olduğu bir dönemde 5 bin Euro' lara varan meblağa çıkarmak ile " gençlerin ellerindeki çifte vatandaşlık avantajını bırakıp, TÜRK vatandaşlığından çıkmalarına" sebep olduğunun görülmesi çok mu zor! Oysa daha düşük meblağ ile devlet bütçesine daha fazla katkı olmaz mı? Bu kime ve neye hizmet.

HGS' Yİ KULLANAMAYACAKSA SATMAYIN GURBETÇİYE

Sevgili okurlar ayrıca ufak bir konu daha bu yıl başımızı ağrıttı. Özellikle köprüler başta olmak üzere aldığımız HGS, yani Hızlı Geçiş Sisteminin bu yıl işe yaramadığını gördük. Dakikalarca sıra bekleyip aldığımız HGS' nin gişeler gelindiğinde yabancı plakanın okumadığı için ve arkada araçlar olduğu halde geri geri gidilerek (kazaların olması içten bile değil) nakit ödeme gişelerine ben de dahil yönlendirildiğini gördük. Madem böyle sıkıntılar olacaktı. Neden satış yapıldı. Satmayın biz de nakit ödeyip geçelim. Ya da görevli okunmayan plakayı versin sisteme geçelim. Ki Sırbistan'da dahi benim ENP (hızlı geçiş sistemi) ' ye memur öyle yaptı.

Çözüm çok mu zor?

Almanya'da geçim sıkıntısı kat be kart arttı. Artık bu sorunlara çözüm bulmanız gerekmekte. Bugüne kadar insanlar ses çıkartmıyordu. Artık sırtımızda kalın bir abamız da yok. Ekonomimiz bunları kaldıracak güçte değil. "Vurun Abalıya" devri bitti, anlayın artık...

Haber: Murat Pehlivan